- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Odporúčaný článok: Človek ako boh (peklo na zemi) - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

12. januára 2024

Katolik Kilisesi’nin şehidi olan Müslüman Berlabey

 

Karol Dučák

Slovenská verzia článku:
Moslimský kat Berlabei – jeden z otrantských mučeníkov

 

Katolik Kilisesi yalnızca vaftiz edilmiş kişilerin kurtarılabileceğini öğretir. Bu nedenle vaftiz, kurtuluşun bir koşuludur. İsa Mesih, vaftiz kutsallığını havarilerine söylediği şu sözlerle başlattı: “Bu nedenle gidin, bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin; onları Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un adıyla vaftiz edin...” (Matta 28,19)

Ancak, kendi suçu olmadan klasik temiz su vaftiziyle vaftiz edilmemiş Hıristiyan olmayanlar, bu öğreti nedeniyle ayrımcılığa maruz kalabilirler. Katolik Kilisesi bunu dikkate alır ve kilise geleneği her zaman kan vaftizini ve arzu vaftizini tanımıştır. İsa hem Müslümanları ve başka dine inananları hem de suçu olmadan temiz suyla vaftiz edilemeyen inanmayanları, göksel mutluluğa kan vaftizi ve arzu vaftizi aracılığıyla kabul edebilir. Hiç kimse İsa olmadan kurtarılamaz ve her kişinin kurtarılıp kurtarılmayacağına bizzat karar veren İsa’dır. Katolik öğretilerini öğrenme fırsatı bulamayan Katolik olmayanlar vicdanlarına göre yargılanacaktır. Eğer ölüm sırasından en azından örtülü bir şekilde İsa’nın yüceltilmiş Kilisesine aitliği gösterirlerse, İsa onları kurtarabilir. Her insanın, Katolik olsun ya da olmasın, kurtuluşuna başka kimse değil, yalnızca İsa karar verir. Kurtuluş yalnızca İsa Mesih’de vardır (Elçilerin İşleri 4,12 ile karşılaştırın)

Kan vaftizi, vaftiz edilmemiş bir kişinin İsa uğruna şehit olması durumunda olur. Müslüman cellat Berlabey’ın başına da tam olarak bu geldi. Ancak Berlabey durumunda arzu vaftizinden de bahsedebiliriz. Ölümcül bir tehlike altındayken Tanrı’ya karşı mükemmel bir sevgi uyandıran, günahlarından tövbe eden ve İsa’nın istediği her şeyi yapmayı arzulayan, ancak su vaftizi almasına izin verilmeyen ve vefat eden vaftiz edilmemiş bir kişi durumunda arzu vaftizinden söz ederiz. Aynısı, hayatında hiçbir zaman Katolik olma fırsatı verilmeyen İsa Kilisesi’nin Osmanlı şehidi Berlabey için de geçerlidir. Ancak bu Müslüman, ölümle karşı karşıya kaldığında,bunun bedelini canıyla ödeyeceğini bilmesine rağmen İslam’dan vazgeçip, Katolik inancının doğru olduğunu ve kendisinin de Hıristiyan olmayı arzuladığını itiraf etti. Ömrünün sonunda bulduğu gerçek imandan vazgeçmek yerine şehit olmayı seçti. Peki bunasıl oldu?

28 Temmuz 1480’de Sadrazam Gedik Ahmed Paşa komutasındaki Osmanlı filosu, Otranto şehrinin birkaç kilometre kuzeybatısındaki Alimini Gölleri yakınlarında demirledi. Askeri seferin hedefi, İtalya yarımadasının güney kesimindeki en doğu bölgesindeki Otranto limanıydı.

Osmanlı savaşçıları 28 Temmuz 1480 tarihindeOtranto surlarına ulaştı. Sayıları yaklaşık altı bin olan şehrin sakinleri gönüllü olarak teslim olmaya davet edildi, ancak bu daveti kesin şekilde reddettiler. Halbuki şehir, Napoli Kontu Francesco Zurlo ve onunla birlikte ikinci kaptan Giovanni Antonio Delli Falconi’nin komutasındaki sadece 400 asker tarafından savunuyordu, dolaysıyla Osmanlı ordusu önemli bir avantaja sahipti. Müslümanlara büyük ölçüde Hıristiyanlar arasındaki ayrılık yardım etti ve Otranto’nun trajik sonunu belirledi. Napoli Krallığı ile Venedik Cumhuriyeti arasındaki güç mücadeleleri, o sırada Napoli Kralı I. Ferdinand’ın birliklerinin Toskana’da savaşması nedeniyle şehre yardım edememesine sebep oldu, kısa bir süre önce Osmanlı İmparatorluğu ile bir barış antlaşması imzalayan Venedik ise çatışmaya dahil olmak istemedi. Üstelik Venedikliler, dar görüşlülükleriyle, rakipleri olan Napoli Krallığı’nın zayıflamasını umdular, dolaysıyla Müslümanların saldırısı kendilerine yaradı.

28 Temmuz 1480’den itibaren Osmanlılar Otranto’yu kuşattı ve bu süre içerisinde çevreyi yağmalayarak birçok köle elde etti. 10 Ağustos gecesi, yerel Başpiskopos Stefano Pendinelli, Otranto halkını, onlarasadece iki seçenek sunan kahramanca bir mücadeleye davet etti: ya kendilerini savunacaklar ya da Hıristiyanlığı savunurken kahramanca bir ölümle ölecekler. İnsanlar daha sonra İsa’nın bedeni ve kanıyla beslenmek ve bu şekilde güçlenerek cesaretle ölüme gidebilmekiçin toplu halde Kutsal Ayine katıldılar.

11 Ağustos 1480 Cuma günü şehir Osmanlı savaşçılar tarafından ele geçirildi ve işte o zaman, tüm tarihçilerin büyük bir dehşetle bahsettikleri bir katliam başladı. Başpiskopos Pendinelli ölümünü katedralde buldu. Aralarında Francesco Zurlo’nun da bulunduğu şehrin birçok sakini, fatihler tarafından öldürüldü. Osmanlılar erkekleri katletti, kadınlara tecavüz edip ardından bir kısmı parçaladılar,bir kısmı ise çocuklarıyla birlikte köleliğe sürüklediler. Köleleştirilmiş kadın ve çocukların bir kısmı daha sonra serbest bırakıldı, evlerine döndüler ve katliam hakkında tanıklık ettiler; bu sayede tarihçiler trajik olayların gidişatını oldukça doğru bir şekilde yazabildiler.

Ancak Gedik Ahmed Paşa, İslam’ın zaferini yaşamak istiyordu. Hayatta kalanlardan 800 erkeği (bazı kaynaklara göre 813, bazılarına göre bin veya daha fazla) bir araya getirtti ve onlara bir seçenek sundu: ya Müslüman olacaklar ya da idam edilecekler. Ancak tutsaklar bunu açıkça reddetti. Primaldo lakaplı terzi Antonio Pezzulla onlar adına konuştu. Daha sonra bu olaylar, olayın görgü tanığı olan, on altı yaşında bir çocukken idam edilmeyerek köle olarak götürülen, ancak daha sonra kurtulmayı başaran ve eve döndüğünde Otranto olayları hakkında tanıklık yapanbabasının anlatımına dayanarak tarihçi Giovanni Michele Laggetto tarafından anlatıldı.

Lagetto, Primaldo’nun, ilk önce tüm yurttaşları adına onları Katolik inancına ihanet etmeye zorlamak isteyen işkencecilere konuştuğunu yazıyor: “Tanrı’nın Oğlu İsa Mesih’e inanıyoruz ve İsa Mesih için ölmeye hazırız.”

Bu sözler üzerine adamlar büyük bir hararetle, İsa’yı inkâr etmektense şehit olmayı tercih edeceklerini haykırmaya başladılar. Bunun üzerine öfkelenen paşa, Müslüman olmayı reddeden tüm esirleri şehrin yukarısındaki Minerva Tepesi’nde idam ettirdi. İlki Primaldo’ydu. Ve bu sırada ilk infazı gerçekleştiren ve ardından cellatlık mesleğini sürdüren Osmanlı celladı Berlabey sahneye çıkar.

Daha ilk infazda Osmanlıları şok eden ve idam edilmeyi bekleyen hükümlülere cesaret veren bir mucize gerçekleşti. Berlabey, Primald terzisinin başını bir kılıç darbesiyle uçurduğunda, başı yere yuvarlandı ve şu sözleri söyledi: “SantaFede” (Kutsal İnanç). Ardından idam edilen adamın başsız bedeni doğruldu ve bir sütun gibi sağlam bir şekilde ayakta durdu. Cellat bunu görünce cesedi dürttü ama işe yaramadı. Başsız cesedi yere devirmeye çalışan diğer iki Osmanlıya rağmen ceset sapasağlam ayakta kaldı. Berlabey cellatlık işine devam etti ama zaman zaman bakışlarını Primaldo’nun kimsenin devirmeyi başaramadığı dik bedenine çeviriyordu.

Otran Hıristiyanlarının sonuncusunun başı kesildiğinde, Berlabey ve orada bulunan diğerleri, Antonio Primaldo’nun kendisinin yere düştüğünü ve İsa’yı ve Tanrı’ya olan gerçek inancını öğrenerek öldüğünü diyerek son kez konuştuğunu şaşkınlık içinde seyrettiler. Sonra kesin son oldu.

Bu mucize Osmanlı celladının kalbine dokunduğundan kendisi ölümcül tehlikeye rağmen Katolik inancının tek gerçek inanç olduğunu ve kendisinin de Hıristiyan olmayı istediğini itiraf etti. Sonunda Gedik Ahmed Paşa’nın onu kazığa oturtmasıyla kendisi de şehit oldu.

Mucizevi olaylar, 1539’da davanın soruşturulmasında ifade veren görgü tanıklarından biri tarafından da doğrulandı. 1480 yılında on üç yaşında olan Francesco Cerra, diğer şeylerin yanı sıra şunları anlattı:

“Antonio Primaldo öldürülen ilk kişiydi ve başsız olarak ayakları üzerinde dik kaldı ve herkes öldürülünceye kadar düşmanın hiçbir çabasıyla yere indirilemedi. Bu mucize karşısında hayrete düşen cellat, Katolik inancının gerçek inanç olduğunu itiraf etti ve Hıristiyan olmakta ısrar etti; bu nedenle Paşa onu kazığa oturtarak ölüme mahkum etti.”

Ancak Otranto’daki mucizeler dizisi bununla bitmedi. Bir sonraki yıl, OtrantoNapoliten-İspanya-Macaristan’ın birleşik ordusu tarafından kurtulduğunda, daha sonra Şehitler Tepesi olarak yeniden adlandırılan Minerva Tepesi’nde Hıristiyan şehitlerinin tamamen sağlam cesetleri bulundu. Yüzlerce cesedin hepsi infazın sona erdiği andaki kadar tazeydi. Halbuki aylarca açık havada kaldılar, dolayısıyla sağlam olmaları ancak bir mucizeyle açıklanabilirdi. Otranto’lu cesur Hıristiyanların şehit olduğu yere kısa süre sonra bir şapel inşa edildi, daha sonra onun yerini San Francesco di Paola kilisesi aldı (daha sonra Santa Maria Annunziata).

Otranto şehitlerinin kalıntıları 1481 yılında yerel katedrale nakledildi; burada 1711’den beri kısmen sunak altında, ancak çoğunlukla Şehitler Şapelinin duvarlarındaki büyük cam dolaplarda tutuluyor. Son olarak da bir kısmı İtalya ve İspanya’daki diğer kiliselere kutsal emanet olarak dağıtıldı. 1711 yılında Papa XI. Clemens, Otranto şehitlerini şimdiye kadarki en çok sayıda aziz edilen şehit grubu olarak aziz ilan etti. 12 Mayıs 2013 Pazar günü Papa Francis tarafından aziz ilan edildiler.

Şehitlik yüzlerce şehidimize cennetin yolunu açtı. Şanslı olanlar arasında Osmanlı celladı Berlabey de vardı. Katolik Kilisesi’nin şehidi oldu ve böylece son anda ruhunu kurtarma fırsatına kavuştu. Bugün toplu olarak İslam’ı bırakıp Katolik inancını kabul eden birçok Müslüman için bir rol model ve ilham kaynağıdır.

 

Karol Dučák

Žiadne komentáre:

Zverejnenie komentára

Pravidlá diskusie v PriestorNete

1. Komentovať jednotlivé príspevky môže každý záujemca, a to pod svojím menom, značkou alebo anonymne.
2. Komentáre nesmú obsahovať vulgarizmy ani urážlivé a nemravné vyjadrenia, nesmie sa v nich propagovať násilie; zakázané sú aj ostatné neetické prejavy, napríklad nepodložené obvinenia. Komentár by mal byť zameraný na predmet príspevku a nie na osobu autora či redaktora.
3. Komentáre nesúladné s predchádzajúcim ustanovením, rovnako tak bezobsažné komentáre, nebudú publikované.
4. Diskusia je moderovaná – znamená to, že zverejnenie komentára nie je okamžité, ale závisí aj od časových možností redaktora. Redaktor má právo odmietnuť, čiže nepublikovať komentár aj bez udania dôvodu.
5. Odoslaním komentára jeho autor vyjadruje súhlas s týmito pravidlami.